Sürdürülebilir Arazi Yönetimi (SAY): Toprakların kullanımı, üretimin artırılması ve doğal çevrenin korunmasının birlikte ele alınmasını amaçlar. Bu yaklaşım, yalnızca üretimi artırmayı değil, aynı zamanda toprakların verimliliğinin korunmasını ve doğal çevrenin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliğini de hedefler.
Tarım, ormancılık, su yönetimi, doğa koruma gibi birçok alanı kapsayan sürdürülebilir arazi yönetimi; çeşitli yöntem ve uygulamaları içerir. Bunlar arasında gübreleme, sulama, toprak koruma teknikleri, biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir tarım uygulamaları, orman yönetimi, toprak restorasyonu, erozyon kontrolü, su kaynaklarının korunması ile enerji ve malzeme verimliliğinin artırılması gibi konular yer alır.
Arazi Bozulumu: Arazinin insan faaliyetlerinden kaynaklanan nedenlerle, doğal süreçlerle daha da şiddetlenen ve boyutları iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı nedeniyle sıklıkla artan şekilde, biyolojik ve ekonomik üretkenlik kapasitesinin herhangi bir şekilde azalması veya kaybedilmesi olgusu arazi bozulumu olarak adlandırılmaktadır (UNCCD, 2013).
Kurak, yarı kurak ve kuru yarı nemli bölgelerde, sulu tarım arazisi, sulanmayan tarım arazisi veya mera, otlak, orman ve ağaçlık alanların biyolojik ya da ekonomik üretkenliği ve karmaşıklığında, arazi kullanımı ya da insan faaliyetleri ve yerleşim biçimlerinden kaynaklanan süreç veya süreçlerin birleşimi sonucunda meydana gelen azalma veya kayıp anlamına gelir; bu süreçler arasında rüzgar ve/veya su kaynaklı toprak erozyonu; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik ya da ekonomik özelliklerinin bozulması; doğal bitki örtüsünün uzun vadeli kaybı da yer alır (UNCCD, 1993).
Arazi Tahribatının Dengelenmesi: Ekosistem işlevlerini ve hizmetlerini desteklemek, aynı zamanda gıda güvenliğini artırmak için gerekli olan arazi kaynaklarının miktar ve kalitesinin, belirli zaman ve mekan ölçeklerinde ve ekosistemler içinde sabit kalması veya artması durumudur (UNCDD, 1993).
Yoksulluğun ortadan kaldırılması, gezegenimizin korunması ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlama yönündeki küresel hedefler doğrultusunda, “kimseyi geride bırakma” ilkesiyle hazırlanan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA), Eylül 2015’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir.
Bu amaçlar arasında yer alan 15. Amaç – Karasal Yaşam, karasal ekosistemlerin korunması, eski haline getirilmesi ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgilidir. 2030 yılına kadar ulaşılması öngörülen bu amaç; sürdürülebilir orman yönetimi, çölleşmeyle mücadele, arazi bozulumunun durdurulması ve tersine çevrilmesi ile biyolojik çeşitlilik kaybının önlenmesini kapsamaktadır. 15. Amaç kapsamında belirlenen 12 alt hedeften biri olan 15.3 No’lu Alt Hedef bu anlamda özel bir öneme sahiptir: “Arazi Tahribatının Dengelendiği bir dünyaya ulaşmak.” Bu hedef, arazi bozulumunun net etkisinin sıfırlanmasını sağlayarak doğal kaynakların korunması ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliğini güvence altına almayı amaçlamaktadır.
Entegre Doğal Kaynak Yönetimi (EDKY): Evrensel kabul görmüş tek bir tanım bulunmamakla birlikte EDKY, doğal kaynakların (toprak, su, hava, biyolojik çeşitlilik gibi) sürdürülebilir, verimli, dengeli ve çok paydaşlı bir yaklaşımla yönetilmesi ve kullanılmasına yönelik bütüncül bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, kaynak kullanımının biyofiziksel, sosyo-politik ve ekonomik yönlerini dikkate alan bir süreçtir.
Dünya üzerindeki ekosistemlerin insanlara ve diğer canlılara sağladığı ürün ve hizmetlerin tamamına verilen isimdir (DKM, 2020).
Küresel olarak faydalandığımız ekosistem hizmetlerinin sayısı belirsizliğini korusa da, bu konudaki en önemli yayınlardan biri olan “Binyıl Ekosistem Değerlendirmesi Raporunda” doğa tarafından bizlere sağladığı bilinen hizmetler 4 grupta ele alınmıştır.
Mikro Havza: Bir akarsu tarafından parçalanmış, kendine has doğal kaynakları barındıran, etrafı dağ ve tepelerle çevrili, içerisinde çeşitli sayıda ve büyüklükte köylerin bulunduğu ve geleneksel tarım faaliyetlerinin yapıldığı alanlardır.